• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uchisarlilardernegi

BOZOKLU YAŞLI AMCANIN TAVSİYESİ

BOZOKLU YAŞLI AMCANIN NASİHATI :

PABUÇ DEYİP GEÇME

 

              İnsan yaşamında dönüm noktaları vardır. Okulların bittiği tarihler hiç unutulmaz: İlk,orta,lise,üniversite. 1968 yılında Ankara Üniversitesi'ni bitirmişim. Öğretmen babam köyden para göndermiş 4 yıl boyunca. Fakat, artık kendi yağımda kavrulmalıyım. Nasıl? İş arıyorum.Yok. Utanıyorum, babamdan para istemeğe artık. Öğretmen olmak için Eğitim Bakanlığı'na başvurmuşum, yüzlerce kişi sırada. Arkadaşlarım memleketlerine gitmiş. Ne yapmalı,ne etmeli? Yürüye yürüye Bakanlıkları, Genel Müdürlükleri geze geze, bir de ayırdına vardım ki, ayakkabımın köselesi delinmiş. Bir çukurdaki su birikintisi bana artık bunu değiştirmem gerektiğini anımsattı. Cebimde öyle bol bol para yok ki, gidip sahne sanatçılarının "hususi siparişi"ni üreten pabuççulardan alayım. Tutumlu olmalıyım. Ulus'ta geziyorum, baktım: SÜMERBANK Satış Mağazası. BEYKOZ KUNDURALARI satılıyor. Vitrine birkaç çift koymuşlar. Kaba saba görülüyor, ama sağlam olduğunu biliyorum. Nevşehir'de lisede öğrenci iken de giymiştim. İçeri girdim. Yanık yüzlü yaşlıca bir bey , benle ilgilendi. Nereli olduğumu sordu.Anlattım. Üniversiteyi bitirdiğimi de öğünçle söyleyince "Ooo,hayırlı uğurlu olsun.Maşallah, pek de gençmişsin, kaç yaşında başladın okula, hiç ara vermedin mi" diye sordu. Anlattım. Yaşım 21. Sonra kendisinin de Bozok Yaylasından olduğunu ve ertesi gün emekliye ayrılacağını söyledi. Emekliye ayrılmak! Nasıl bir duygu? Gözlerine baktım, ıslaktı. Ama gururla gülümsüyordu. Demek ki, belki de son ayakkabıyı bana satacaktı. 41 numara giydiğimi söyledim. Çıkardı bir pabucu raftan. Denememi söyledi. Kerata verdi elime. Baktı,beğendiğini açıkladı. Aynaya baktım. "Çorabın de yeni oldu mu, haggaten yakışır ha, " "dedi. Mağazaya girip çıkanlar verdi. Biz bir köşedeydik. Bana sır verir gibi, içten , sıcak ses tınısıyla " Ben seni sevdim evlat," dedi. " Belli ki azimlisin, kararlısın. Yılma,iş aramaya devam et," Bir süre durdu, düşündü. Girip çıkan müşterilere göz gezdirdi. Ben merakla bekliyorum.

 

            " Sana bir meslek sırrı vereceğim. Bunu söylediğimi duysa pabuç imal edenler bana düşman olurlar. Fakat, bunu iyi öğren, aklınla tut, tatbik et! Ne kadar faideli olduğunu göreceksin." Merak etmiştim ne söyleyecekti? Dikkat kesildim. "Bak evlat" dedi," Bu pabucu aldıktan sonra, bir pamuğa biraz zeytinyağı damlat, sonra köselesine sürte sürte iyice emdir. Pamukta hiç yağ kalmasın. Birkaç saat, mesela bu gece giyme. Gölgede kurusun. Ondan sonra bunu yıllarca giyeceksin.. Ve hatta,niye eskimiyor bu pabuç diye bana kızacaksın," Gülüştük. Kutusunda pabucu aldım, fişini yazdı, parasını vezneye ödedim. Yanına yine uğradım, emeklilik yaşamının sağlık, esenlik, mutluluk içinde geçmesini diledim, el sıkıştık ve oradan ayrıldım.Gözleriyle beni izliyordu. Döndüm, el salladım.

 

           Evet. Aldığım o Beykoz Kundurasını yıllarca giydim. Ondan sonra aldıklarımın köselesini de Bozok Yaylasının yiğit insanının anlattığı gibi zeytinyağı ile ova ova yağladım. Pabuç masrafım hiçbir zaman yüksek tutarlara çıkmadı. Yürümeyi pek sevdiğim, dağ bayır dolaştığım halde, aldığım bir ayakkabıyı yıllarca giymişimdir.

 

          Bir meslek sırrını öğrenmek bana neler kazandırmıştı. Ben de bunu sevdiğim insanlara anlattım her zaman. Yeni pabuç alanlara bir ağabey, kardeş tavsiyesi , nasihatı olarak...

 

               Fakat, bu olayı düşündükçe üzülürüm. Neden o Yozgatlı iyi insanın adını, adresini almadım. Neden onun bana gösterdiği ilginin birazını da ben ona göstermedim. Gönlümde bir acıdır......

Prof.dr.Emrullah GÜNEY