• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uchisarlilardernegi

KARAYAVŞAN KÖYÜ MUHTARI

                          KARAYAVŞAN KÖYÜ MUHTARI

 

1960'lı yıllarda başlayan bir etkinlik, bir canlanma...

Köylere gazete. dergi  gönderme seferberliği...

Herkes, özellikle öğretmenler, aydınlar alıp okuduğu gazeteyi yakın-uzak demeden bir tanıdığına gönderiyordu.

Biz Nevşehir'de lise öğrencisiyiz. Evimize günde 2 , 3 gazete giriyor. Gazetelerde adını görüp, radyoda adını duyduğum ,  kaydettiğim köylerin muhtarlıklarına, bu gazeteleri gönderiyorum. PTT bunlara pek küçük değerde pul yapıştırıyor. Öğrenci harçlığım bunları karşılamaya elveriyor , bütçemi zorlamıyor.

Fakat o zaman, bu işin coşkusuna öyle kapılmıştık ki, sonucun ne olduğunu düşünme gereğini duymuyorduk. Gazeteleri o muhtarlar köy odasına veriyor muydu, köylü okuyup aydınlanıyor muydu, özetle emeğimiz bir işe yarıyor muydu?

Diyelim 29 Ekim 1962 günlü gazete kaç gün sonra muhtarın eline geçiyordu? Haberler bayatlamış olmuyor muydu? Televizyon yayını yok ama, köylü radyodan öğreniyor yurtta, dünyada olup bitenleri. Yoksa nasıl olsa işe yaramıyor diyerek ocakta, sobada yakılıyor muydu gazeteler?

Bunları düşünecek durumda değildik. Sonucu araştıracak, öğrenecek durumda değildik.

...............

1964 Kasımında Ankara Üniversitesi öğrencisi olduk. Ağabeyim Yücel Güney'in evine 2,3 gazete , haftada 2 dergi giriyordu. Televizyon yayınının olmadığı Ülke'de basılı yayına önem veriliyordu, izleniyordu.

Bir gün Sevgili Öğretmenim Prof Dr Reşat İzbırak derste bir bozkır bitkisinden, step otundan  söz etti. Adı Karayavşan. Latincesi Artemisia. Özellikleri şunlar...O gün o yoksul bozkır bitkisi benim gözümde özel bir kişilik kazanmıştı. Prof İzbırak, araştırma yaptığı yerlerde görüp incelediği Karayavşan’ ın o yörede bir köye ad olarak verildiğini söyleyerek dersini bitirdi. Odasına girmeden yetiştim, bu köyün hangi ilçeye bağlı olduğunu sordum. Yanıt ayrıntılıydı: Köy Polatlı'ya bağlıydı, Haymana yolunda  ve muhtarının adı da Cemalettin Evirgen idi.

Birden gözümde, Göre'deki evimizin duvarındaki o resim canlandı . Sakarya Meydan Savaşı günlerinde topçu neferi dayım Mustafa Kaya...1921’in bir Ağustos günü;  aradan 43 yıl geçmiş. Gözümde canlandı o ölüm kalım savaşı…

Eve gidince akşam, biriken gazetelere tek tek kağıt kuşaklar sararak Karayavşan Köyü'ne ertesi gün postaladım.

Ders yılı boyunca gazete gönderme işi sürdü. Cebeci PTT Şubesi yolumun üzerindeydi. Ağabeyimin evinde gazeteleri hazırlıyor, ertesi gün de gönderiyordum. Oradan tren yolunu izleyerek Fakülte'me ulaşıyordum.

Yol boyunca düşünüyordum...Şimdi muhtar Cemalettin Ağa gazeteleri köylüye dağıtmıştır. ''Bakalım bizim delikanlı neler göndermiş!' diye gülümseyerek...Hiç düşünmüyordum , düşünmek istemiyordum o gazetelerin ocakta, sobada yakılabileceğini...

Yaz dinlencesi için köye döndüğümde de sürdürdüm gazete göndermeyi. Hiç üşenmeden, alıp okuduğum gazeteleri , dergileri düzenli olarak hazırlıyor, Karayavşan Köyü Muhtarı'na gönderiyordum.

Gazete gönderme işi bende öyle bir coşku yaratmıştı ki, anlatması zor. Bu etkinliğimi izleyen bazı arkadaşlarım burun kıvırıyor, bazıları gülüyor, bazıları da ciddiye aldıklarından kendi okudukları gazeteleri de bana getiriyorlardı. Fakat, okuma alışkanlığı o denli az, gazete alan arkadaş sayısı o denli yetersizdi ki, hayretim giderek artıyordu.

1971 yılında Ankara'dan ayrılıncaya değin sürdü Karayavşan Köyü'ne duyduğum sevgi, ilgi, yakınlık.

Bir beklenti içinde değildim ama, Cemalettin Ağa ne düşünüyordu hakkımda ! ''Yahu ısrarla gönderiyor delikanlı gazeteleri. Nedir derdi, isteği, gidip bir göreyim. Adresi de var elimizde. Köye davet edeyim, daha yakından tanışalım. Öğrenelim kimdir, nedir,niye gönderiyor bunları böyle düzenli olarak !''

Böyle düşünür müydü acaba Muhtar Ağa!

Aradan zaman  geçti.  Mürsel Sarı adlı Bulgaristan Pazarcık’tan göç etmiş , Polatlılı bir arkadaşım '' Cemalettin Evirgen benim kayınbabam olur,'' dedi. Peki, benden söz etmiş miydi damadı  Mürsel’e ? Hayır. Artık, işi gücü yok da…Koskoca Muhtar Ağa O…

Nereden nereye!

Bir derste duyduğum köy adından nerelere ulaşmıştık.

Vay gençliğim, eyvaaah !

                                 ******************  

 
15 Eylül 2016. Ürgüp
Prof.Dr.Emrullah GÜNEY


Yorumlar - Yorum Yaz