• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uchisarlilardernegi

POYRAZIN SELAMI VAR HAZIM

  

POYRAZIN SELAMI VAR HAZIM  !

Prof.Dr.Emrullah GÜNEY

 

Kim taktı bu lakabı ona.

Adı Hazım; 1934’te soyadı yasası çıkınca, buna bir de Karşıdağ soyadı eklendi.

Oldu Hazım Karşıdağ.

Fakat kimse onu soyadı ile tanımaz.

Kendi ağzının tutsağı oldu, derler.

Yuvanlı Boğazından Nevşehir’e doğru  soğuk yellerin estiği bir gün, arkadaşlarıyla yürüyormuş Hazım. “ Yav arkadaşlar  ! ” , diyesiymiş.  

                                                “ Ben bu poyraz yelinden fena halde korkuyorum.”

 Gülüşmüşler. O gün o laf orada kalır sanmışlar.

Hiç kalır mı?

Çoluk çocuğun diline düşmüş.

Köy yerinde millet bungun.

Seyredecek kavga bekliyor, laf atacak, oyun çıkaracak adam arıyor.

Gördüklerinde “ Poyrazın selamı var Hazım !..Esiyor!

                           deyip de ardından ıslık çalmağa başlamışlar.

Bir böyle, iki böyle. Önceleri gülüp geçmiş. Giderek sinirlenmeğe başlamış.

Yakaladığı çocukları tokatlamış. Fakat, kimse vazgeçmemiş ona laf atmaktan.

Poyraz onun sanki soyadı gibi olmuş. Fakat, sinirlendiren bir soyadı.

…………..

Bir gün harman yerinde, saman tozlarının kaşındırdığı, hem de kana kana içecek suyun olmadığı bir zamanda, yaşıtı Kazım, inadına, damarına basa basa demez mi! “ Şinci, bi gözel poyraz esse de serinlesek.” Elindeki yabayı attığı gibi, öküzün çektiği dövenden atlamış;  Kazım’ın ümüğüne çökmüş.

Sille tokat, tekme…Çullanmış. Haşat etmiş zavallıyı.

Çevreden koşup gelen harmancılar zor almışlar Hazım’ın elinden Kazım’ı.

Şaka maka derken. Arkadaşlıkları da var. Anlaşılan canına tak etmiş.

Yapma, etme dinlememiş Kazım. Nevşehir’e gidip Jandarma Karakolu’na şikayet etmiş. Akşam iki asker gelip Hazım’ı götürmüşler. O geceyi karakolda geçirmiş. Ertesi gün, sabah bırakmışlar. Süklüm püklüm dönüp gelmiş harman yerine. Kimsenin yüzüne bakmadan, dargın dargın harmanını sürmüş, çeçini savurmuş. Kardaşı da hiçbir şey dememiş.

………………

İş ciddiye binmiş. Kazım, Hazım’ı mahkemeye vermiş. Diyesiymiş ki dilekçesinde “ Ben ona, arkadaşça söz ettim. O, beni öldürmek kastıyla dövdü.”

Dava vekili bile tutmuş.

Kadıyorangil Hüseyin Bey…

Kendisi alaylı. Oğlunu İstanbul Hukuk’ta okutup sahiden avukat yaptı.

Küçük davalara Nevşehir Adliyesi’nde, Hüseyin Bey giriyor.

Ücreti de avukat kadar yüksek olmuyor. Fakat, ünü var.

Taa Osmanlı’dan bu yana

         mahkemelerde kadıların elinden mahkum kurtarmış bir aileden geliyor.

Duruşma günü Hazım süklüm püklüm. Acınacak durumda.

Dava vekili Hüseyin Bey gururlu.

Gülümsüyor. “Bu ne ki. Ben ipten adam kurtardım!” der gibi.

Yargıç Selami Bey , kürsüde alıcı kuş gibi.

Nüfus künyesi, sorgu sual. “Buyurun savunmanızı yapın!” diyor.

Hüseyin Bey, boğazını temizliyor öksürerek. Başlıyor.

Şehir Kulübü’nde tavla arkadaşı da olsa,

                                             Yargıç Selami Bey’e karşı saygılı konuşmak gerekiyor.

Cumhuriyet adliyesi ciddi.

Muhterem Hakimim, Borlu Kuddusi’nin selamı var.”

Teşekkür ederim.”

“Konyalı Celaleddin’in selamı var.”

“Selam gönderenleri çok olsun. Sağolun. Savunmaya geçin.”

“Muhterem Hakimim, Adanalı Cumali’nin selamı var.”

“Teşekkür ederim. Buyurun savunmanızı yapın.”

“ Maraşlı Ökkeş’in selamı var efendim.”

Yargıç kızarıyor, bozarıyor. Yavaştan yavaştan sinirlendiği belli oluyor.

Hüseyin Bey sürdürüyor.

Behisni kazasından Abuzer’in de selamı var efendim.”

Peki efendim, peki. Teşekkür ederim. Getiren götüren sağolsun. Savunmaya geçiniz.”

Mardinli Şeyhmus’un da selamı var efendim.

Kürsüde, ayağa kalkıyor Yargıç, ellerini  yukarıya kaldırıyor.

Hüseyin Bey sürdürüyor selam elçiliğini.

Erganili Zülküf’ün de selamı var Sayın Hakimim.”

Yargıç Selami Bey, kükrüyor. Gözleri yuvalarından fırlamış.

Sinirden tir tir titriyor.

Selamları yerin dibine batsın. Ben kimseden selam, melam beklemiyorum yahu. Savunmanızı yapınız lutfen.”

Efendim, Allahın selamı. Üzerimde kalmasın hani.”

Yargıç sakinleşmeğe çalışıyor. Gülüyor sinirli sinirli.

Tamam Hüseyin Bey, tamam. Kadıyı yordunuz; hakimi yordunuz.

                                                                               Savunmanızı yapınız artık.”

Savunmaya lüzum duymuyoruz Muhterem Hakim Beğ. Siz, birkaç kişinin selamını almağa tahammül edemediniz. Ya bu Hazım Poyraz, affedersiniz Hazım Karşıdağ, her gün çoluk çocuk, olgun, ergin, yaşlı yüzlerce kişiden ıslık sesini duyarsa nasıl tahammül etsin, nasıl sabır göstersin !”

Yargıç Selami Bey yüzü kızarmış, ter içinde, dudakları titreyerek kararını açıklıyor. “Beraat.”   


Yorumlar - Yorum Yaz