• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uchisarlilardernegi

NİL NEHRİ

NİL NEHRİ

Nevşehir Muhtelif Gayeli Ortaokul (MGO) 2. sınıftayız.
Dersimiz Coğrafya.
İşlenecek konu Mısır.
Öğretmen Osman Gürtemel. İlkokuldan geliyor;ders boş geçmesin diye.
Irmak boyu köylerinden Kenan parmak kaldırdı. Ayağa kalkıp sordu:
Hocam ! Nil Nehri yukarı doğru nasıl akıyor? “
Sınıfta bir anda derin bir sessizlik. Sinek uçsa kanatlarının sesi duyulacak.
Sonra bir kahkaha tufanı.
Dakikalarca sürdü.
Sonra sustu herkes.
Hala kıkır kıkır gülenler vardı.
 
Gürtemel’in kara yüzü daha da karardı.
Ooolum, eşşek gafalı ooolum, haritayı yatır yere, öyle gonuş ! “
Kenan bir şey demedi. Yüzü allak bullak, oturdu.
Tüm öğrencilerin maskarası olmuş, bozulmuştu.
 
Derslikte dolaşıyor Gürtemel. Çalımlı çalımlı.
Bacağı dışarı taşan oylumlu arkadaşların ayaklarına ayaklarına vuruyor,içeri alsınlar diye.
Gülenler oluyor onun bu davranışına.
İlkokullardan  Gürtemel’i tanıyanlar var.
 
Sıraların üzerinde kitaplar, atlaslar, harita metod defterleri.
Büyük çizgisiz deftere iki harita çizmişim:
Biri Afrika, biri Mısır…
Özenle, emek vermişim. Renkli kalemler kullanmışım.
Nil mavi; Akdeniz mavi…Çöl sarı…Dağlar kahverengi…
 
Geldi geldi, başımda durdu.
Kalk tahtaya ! “ dedi.
Vardım yazı tahtasının önüne dikildim.
Duvarda bir Afrika haritası asılı.
Bakalım,  ne isteyecek, ne soracak.
Gözlerini kısıp bir süre beni seyretti.
Dudaklarında “gıcık” bir gülüş…
Yanıma geldi. Elindeki çubuğu bana verdi.
Hiç bozma duruşunu,” dedi.” Şöyle haritanın önüne doooru gel bakalım,”
Dediğini yaptım.
Biraz yana geçip, haritanın önünde durdum.
Afrika haritası. Baktım.
Ne dedim ben sana, duruşunu bozma,”  diye bağırdı. “Bize bak !”
Haritaya bakmayacaksam, niye asılmış ki duvara ?
Sınıf içinde çalımlı yürüyüşünü sürdürdü.
İstiyordu ki, merak edeyim.
Şindiiii, Nil nehrini doğduğu yerden Akdeniz’e kadar göster bakalım,”
Haritaya döndüm yine.
Bağırdı.
Sesi çatal çatal…
Çın çın öttü derslikte.
Belki gezenekten, avludan bile duyulmuştur.
Ben sana oraya bakma,demedim mi?
                                  Bize bak, elindeki çubukla göster nehrin geçtiği yerleri.”
Şaşırdım.
Ellerim titriyor.
Çubuğu arkaya doğru,haritaya değdirdim,yukarı yukarı kaydırdım.”
Bağırdı yine.
Aptal heriiif, aptal heriiif…
                                          Bi Nil nehrini gösteremiyorsun.
                                                                                 Bi de bilgili geçiniyorsun.”
Beni nerden tanıyorsa.
Kim söylediyse coğrafyayı sevdiğimi.
O anda, “ Benim gözlerim yok mu,
                                                    niye haritaya doğrudan bakamıyorum,”
                                                                                                                      diye düşündüm.
 
Bi daa dene bakalım, tutturabilecek misin? “ dedi.
Bu kez bağırmadı.
Daha sakin bir ses tonuyla.
 
Şaşkınlık, telaş…
Ben paniğe kapılmışım.
Çubuk yine kayıyor;
                                Nil’in üzerinden gidemiyor.
Hafifçe haritaya bakacak oldum;kafamı çevirdim.
 Ne zaman geldi, nasıl ulaştı anlayamadım.
Önümde dineldi.
İki eliyle vuruyor yüzüme.
Ben özellikle gözlerimi korumağa çalışıyorum.
Göre yolunun tozlarından gözlerim hep kanlı idi.
                                       O an düşündüm ki, gözlerim bir zarara uğrayabilir.
Sille tokat girişiyor.
Bu arada ayakları da boş durmuyor.
Bir sağ,bir sol…
Tekmeliyor.
Tüm öğrenciler sus pus…
 
O anda söylemeseler de “ Emrullah’a bu yapılmaz ki,
                                          Gürtemel Hoca da aşırı gitti canım, “ der gibiler.
 
Bir kız arkadaşla gözgöze geliyoruz.
Ağlamak üzere…
 
Bir tokat daha…
En şiddetlisi bu…
Burnum kanadı.
Bir an , gözlerim eline takıldı.
Sümüklü,turuncumsu kan eline bulaşmış.
Biraz geri çekilip, cebinden çıkardığı mendiliyle elini sildi, kuruladı.
Arkadaşların önünde ağlamıyayım diyorum, ama kendimi tutamıyorum.
Biraz geri çekildi.
Yüzünde bir tiksinti ifadesi...
Eline sümüklü kan bulaştı ya, hoca efendi tiksindi.
Git ! Giiitt ! Lavaboda elini yüzünü yıka ! “
Çıktım dışarı.
Yavaştan aldım.
Burnumu,gözlerimi yıkadım.
Ellerim titriyordu.
O , derslikteyken de girmedim içeri.
Zil çalmasını bekledim.
 
Bu olaydan bizimkilere hiç söz etmedim.
Günümüzde, değil böyle bir zulüm,
                     bir öğretmen öğrenciye sert söz söylese, azarlasa,
                      ertesi gün ,
                      veliler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruyorlar.
…………………
Aradan yıllar geçti.
Şimdi, nerde bir Afrika haritası görsem, Mısır’la ilgili bir belgesel izlesem,
Nil ırmağından söz edilse , aklıma Osman Gürtemel gelir.
Yüksek psikoloji bilgisine hayran ( ! ) kalırım .
 
Anılar canlanır belleğimde.
 
Ve kendi kendime düşünürüm, bu olayı , yılda dört ürün alan Nil koyağındaki ekeneğinde çift süren fellaha anlatsak, adam hayretler içinde kalır ve Türkiye’de, cumhuriyetin 34. kuruluş yıldönümünde, bir öğretmenin öğrencisine böyle zulmettiğine akıl erdiremez.
Yahu bu Türk öğretmenlere ne oluyor?
 Bizim Nil nehrimizden onlara ne?
Ne alıp veremedikleri var ki ?
Bu yüzden böyle zulmedilir mi bir talebeye”
                                                                    diye şaşkınlıktan şaşkınlığa düşer.
………………………………………………………………………………………………

Yorumlar - Yorum Yaz