• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uchisarlilardernegi

GÖZEL KIZ

GÖZEL KIZ

 

Dr Emrullah Güney

 

Nasibe Ova halamız …

 Ürgüplü bir halk filozofu.

Yaşı 90’ı geçmiş.

1940’lı yılların Ürgüp’ünü en iyi bilen o.

Okusaymış, okutulsaymış tıp profesörü de olurmuş, toplumbilim uzmanı da.

Öylesine akıllı.

Yarenliğinden yararlanılır. Belleği güçlü..

Hani derler ya, “Bravo valla, zihni berrak ki, o kadar olur”.

Hiçbir olayı unutmamış, anılarını anlatmayı da sever.

O, “somut olmayan kültür varlığı”nın en iyi tanığı…

Ürgüp geleneğini, göreneğini ondan öğrenelim.

Ürgüp folkloru, etnografyası için canlı kaynak…

Güzellik kavramı yıllar içinde değişse de, güzeli güzel güzel anlatmalı…

Nasibe Hala, güzel bir kızı nasıl överdiniz eskiden? “

“ Pek gözel, pek mübah. Gaymak. Yüzüne bakdıkca insanın siması ağarıyor, göğsü gabarıyor. Gözleri, gaşları…Çatık gaşlılar makbul… Ne dimişler ? Gaşınan göz,  gerisi söz. Göğ gözlü, ela gözlü, menevişli. Allahım öğmüş de yaratmış. Mavela da olurdu :  Mavi , ela… Kenarları gaytanlı, kirpikleri desde desde: uzun sıkı… Ak gerdan, beyaz topuk…Gümrah, uzun saçlı, galem gaşlı..Tarlanın daşlısı, ineğin öküz başlısı, gızın sırma saçlısı…Belik belik örgülüsü makbul… İnci dişli, sürahi burunlu…Atta arın yiğitte burun deseler de, bu söz erkekler için.  Gızın burnu pek göze batmamalı. Hogga ağızlı. Yanaklar Aravan ( *)  bitirgeni…Gızıl gızıl benekli, damarlı…Ganlı, canlı…Şıvgacık  boylu. Selvi gibi , amma uzun gavakca değil; topakca…Tahta, düz  göbek makbul değil; hafif çıggın olacak. İyi döl tutar dirlerdi böyle gızlar için. Göbek çukuru fincan…Top ayaklı, pambık tenli, topak elliye pampal elli de dirlermiş daha eskilerde. Yörüyüşü dündar mayası gibi olacak. Devenin dikenli yazıda  gezdiği gibi değil. Keklik ötüşlü, güvercin  sekişli… Gül dırnaklı yani pembeli , buna badem dırnaklı da derdi yaşlı garılar. Hani, bademin gabığını soyarsın da akappaa  çıkar ya ortaya asıl içi, öyle işte. Turunç memeli, Yavaş gumunun güccük yamık gavını gibi, ağzı yumuk, kibar gülüşlü : güccük ağızlının gülüşü utancak olurdu. Yanaklar elmaya da benzetilirdi , dudaklar taze incir gibi ıslak; bal damlar nirdeyse.

 

“Ya çirkinlere ne derdiniz? “

“ Bazı gızlar gözel olsa da,  soğuk olurdu esgiden. Gaşlı gözlü amma duzu noksan, sevimsiz. Şikletsiz, navrağı bozuk , don yağından gaygana,  soğuk daylı ,bi batman şekerinen yinmez  dirlerdi.”

“Delikanlılara öğütler nasıl olurdu?”

“Valla, desdisini sırtlamış giden gıza aşık olma dirlerdi. Neden? Su dolu desdiyi daşırken yüzü ganlanır gızın, canlanır. Bir de hamur yoğuran gıza, tandır sacının üsdündeki  yufgayı, bazlamayı çeviren gıza da aşık olma dirlerdi. Neden? Terlemiş gız gözel görünür. Yapdığı iş zor, yüzü gözelleşir, ganlı canlı olur. Haaa hamam çıhışı da möhüm: iyice keselenmiş, gızarmış, saçlar parlıyor, yüzü buğu buğu terliyor …Çirkin gızlar bile gözel görünür böyle zamanlarda.”

“Giyim kuşam…”

“ Helbet önemli. Niye ilacın  dışına azıcık dadlı sürerler! O misal. Gözellik ondur, dokuzu dondur dimiş eskiler. Don, dimi, şalvar, tuman değil. Giyim guşam. Düğünlerde , bayramlarda tüm gızlar delaannıların gözüne gözel görünür. Neden? Hepsi de gelinlik urbalarını giyerler de ondan. Yakışdıran yakışdırır…Bizim zemanımızda fes vardı, önü altınlı, üsdüne yimeni, yazma bağlardık. Aman ne yakışırdı gızlara. Gözel olmasa da, fesini şöyle eğrice duddu mu, delaannılar yanar gavrulur gayrı. Fesli gız işveli, cilveli, nazlı görünürdü göze. Çatgı da gözel gösderirdi gızları.”

“ Oğlan anaları ençok neye dikkat derlerdi alacakları gelinlerde ?”

“Gerdek gicesinden  dokuz ay on gün sonra  torununu gucağına almak isder her ana, baba. Hepsi de illa oğlan doğursun isder. Amma, her gelin döl dutmaz golayca. O yüzden hamamda gız bakar analar. Bi de harman yirinde galbur sallarken, çeşme başında su dolururken dimili gızlara arkadan bakarlar. Tembihleşir garılar önceden. Biri lafa dutar, iyice siyrederler… Gısrak galçalı olsun diye bakarlar. Gapdıysa ne alâ!”

“O neden? Ne anlama geliyor gapmak? “

“Onu da siz anlayın artık.”

Komşulardan Emine bacı gülümseyerek, can kulağıyla dinlemekte yarenliği.

Elini ağzına kapatır, pıhadan güler o anda, utangaçça, usul usul konuşur:

“ Galçalı avrat, pençeli oğlan doğurur yavrıım !”

……………………………………………………………………………………………

 

Aravan: Ürgüp’ün, adı bugün Ayvalı olan köyü.

              Şekerparenin, bitirgenin hası bu köyde olur.

 


Yorumlar - Yorum Yaz