• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uchisarlilardernegi

HARİTA KULLANMAK

       HARİTA KULLANMAYI BİLİYOR MUYUZ?

 

Yıl 1958.

Göre İlkokulu’nu bitirmişim. Haziran ayının güzel bir gününde Kayseri’ye gidiyoruz.

Bindiğimiz otobüs bükleç bükleç üstüne, döne döne Topuz Dağı’nı aştı, Erciyes Dağı’nın akça karlarından gözüm kamaştı. Biliyorum ki bu, Orta Anadolu’nun bağrına bağdaş kurmuş koca dağ bir yanardağdır ve de sönmüştür şimdilik. Sağ yanda koca bir çukurluk…Acaba Tuz Gölü mü? Babama sormaya çekiniyorum. Türkiye haritasını gözümde canlandırıyorum; Tuz Gölü, Nevşehir’in batısında yer alıyor. Aksaray-Konya-Ankara üçgeni içinde. Bildiğim bu. Fakat bu akça, tuzlu sularıyla göz kamaştıran su birikiminin adı nedir?

 

Talas Amerikan Koleji’nin sınavına girdim. Ertesi gün Göre’ye döndük. İlk işim, evde  atlaslara bakmak oldu. Değişik haritalarda sözünü ettiğim gölün, bataklığın adı değişik yazılıydı: Sultan Sazlığı, Yay Gölü, Kurbağa Gölü, Koç Gölü, Yeşilhisar Gölü, Develi Gölü…

 

Evlerimizin  duvarlarını süsleyen resimler vardır: Dedemizin, ninemizin fotografları…

Dayı, emmi, hala, teyze, abla, enişte, baldız, bacanak… Bunların resimlerinin duvarları bezemesi, sağır yüzeyleri canlandırması hoştur, güzeldir. Özlediğimiz, rahmetle andığımız yakınlarımızın resimlerine baktıkça, birlikte olduğumuz günleri anarız; acı anıları unutmağa çalışırız, güzel olanları yeniden yeniden yaşarız.

 

Peki, niçin duvarda bir Dünya haritası, bir Türkiye haritası asılı olmasın !

Bunların ne yararı olacak?

Televizyonda izliyor ev halkı. Haberleri veren konuşman bildiriyor:

 

“ Bugün Endonezya’daki bir yanardağ canlandı; lav ve tüf püskürmeğe başladı.”

“Bugün yollar kana bulandı. Trafik terörü Kayseri ile Nevşehir arasında 5 can aldı.”

“Bugün Avustralya’da seller felakete yol açtı. Birçok kent sellerle boğuşuyor.”

“Bugün ülkemizde büyük sevinç yaşandı. Çukurova’da kurak geçen kış mevsimi çiftçiyi endişelendiriyordu. Rahmet yağdı, kuraklık tehlikesi ortadan kalkıyor.”

“Bugün Kanada’da büyük bir gökdelen hizmete girdi. Yüksekliği …. metre.”

 

Evde okul öncesi çocuk var. İlgi duyacaktır bu haberlere. Fakat, havada kalır verilen bilgiler. Algılaması zayıftır çocuğun.  Endonezya neresi, Nevşehir’e yakın mı? Kayseri nedir? Avustralya nerededir? Niçin biz burada bir damla yağışa özlem duyarken orada aşırı yağmur var! Biz kışı yaşarken onlar niçin yaz mevsimindedir?  Çukurova insanı kuraklıktan niçin endişe ediyordu? Orada ne yetiştiriyorlar ki!  Kanada’da neden büyük bina yapıyorlar ki? Hangi şehrinde acaba? İlköğretim öğrencisi için konu biraz daha aydınlıktır. Sanal dünyada öğrendiklerini somut olarak canlandırabilir gözünde. Elbette öğretmen, anne, baba yönlendirecek çocuğu. Erinmeden, üşenmeden olayların geçtiği yerleri haritada bulup gösterecek. Başka türlü, duvara asılmış haritanın, yan yana durduğu fotograftan bir ayrımı kalmaz. Çünkü üzerinde durulmayan bir levha durağandır, işlevsizdir.

 

Fakültemize kaydını yaptıran birinci yarıyıl öğrencilerine bir sormaca (anket) uygularım. Sorarım : Evinizde, salonunuzda, oturma odanızda bir Dünya haritası, Türkiye haritası asılı mıdır? 26 yıldır görev yaptığım Dicle Üniversitesi’nde tek bir öğrencimin bu soruya “evet” yanıtı verdiğini görmedim. Bu gençler lise mezunu. İkinci soru: Atlasınız var mı? Toplam 42 öğrenciden ancak 4 ya da 5’i bu soruya “evet” karşılığını verir.

 

Ders yılı yaklaşırken, ağustos, eylül aylarında birçok gazete Dünya ve Türkiye haritaları verir. Karayolları ile ilgili, oldukça nitelikli haritaların da dağıtıldığı olur. Bunları birer eğitim gereci olarak düşünebiliriz. O denli zor mudur bunları duvara yerleştirmek…Gerektiğinde değerlendirmek.

 

Evet. Her şeyin başı eğitim. Her türlü yayını eğitim için kullanmak zorundayız.

Evde dede, nine, anne, baba, abla, ağabey, hala, teyze, emmi, dayı…

Okulda öğretmen…

İş başa düşüyor…


Prof.Dr.Emrullah GÜNEY