• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uchisarlilardernegi

ÖĞRETMEN TÜRKAN TANLI

ÖĞRETMEN, İYİ EĞİTİMCİ TÜRKAN TANLI HANIM

 

Bakanlık müfettişi Elazığ'da denetimdedir. Kız Öğretmen Okulu'nu teftişe başlar. Bir sınıfta ders vermektedir Türkan Tanlı adlı öğretmen. Müfettiş, hayretle, şaşkınlıkla, sevinçle dinler dersi. Büyülenmiş gibidir . " Hayret! Demek hala, böyle değerli öğretmenler kalmış," diye düşünmekten kendini alamaz. Ve yazanağını hazırlar: "Türkan Tanlı adlı öğretmen bir Eğitim Enstitüsü'nde görevlendirilirse daha verimli olur." Bu bir terfidir. Fakat, Türkan Hanım büyük bir üzüntüyle Ankara'nın yolunu tutar. " Efendim, sağolun, beni onurlandırdınız. Ama, beni öğrencilerimden ayırmayın! Ben okulumu seviyorum." Yanıt hazırdır: "Elbette, öğrencilerinizden ayrılmayacaksınız. Sizin gibi öğretmenleri yetiştirecek bir eğitim enstitüsünde görev vereceğiz size. Hem de başarınız nedeniyle, seçimi size bırakıyoruz. İstediğiniz okulda görev yapacaksınız."

 

Türkan Tanlı, üzgündür, fakat Bakanlık'ın ısrarına daha fazla direnemez. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü'nde görev yapmayı kabul eder. Elazığ Öğretmen Okulu ile de ilişkilerini sürdürür. Yetiştirdiği öğrencilerini izler, onların eğitim yaşamında sorunlarına çözüm yolları bulmağa çalışır.

.............

 

Ben, 1985 yılının 1 Eylülünde Dicle Üniversitesi'nde çalışmağa başladığım gün, Türkan Tanlı Hanımla tanışma olanağı buldum. Derin pedagoji, didaktik bilgisini ilk on dakikalık yarenlikte öğrendim. O tarihten sonra aramızda bir abla-kardeş bağlantısı doğdu. O, iyi yetişmiş bir eğitimciydi, sürekli olarak yeni yayınları izliyor, onları öğrencileriyle paylaşıyordu.

 

O yıllarda Eğitim Fakültesi'nde Leman Aykal ile birlikte ancak birkaç öğretim görevlisi vardı.

 

Türkan Hanımı anlatmak zor. Acaba, mezun olup da öğretmenlik yaşamında Onun hakkında olumsuz tek bir düşüncesi olan insan var mıdır, diye düşünüyorum. Yanıt kesindir: Olamaz.

......................

Türkan Hanım, ne yapar eder, İstanbul'a göçedip zengin olmuş hemşehrilerine ulaşırdı. Onlardan para isterdi. Niçin? Öğrencilerini düşündüğü için. Bayram öncesinde, arife günü parayı bölüm başkanlarına dağıtırdı.

" Emrullah Bey, sizin bölümde, bayram tatili için memleketine gidemeyen var mı?"

" Olmaz mı, hocam! Hem de 4 öğrencimiz gidemiyor."

"Neden ?"

" Gidiş dönüş epey para tutuyormuş da ondan."

"Peki, ben size para vereceğim. Öğrencilerimizi incitmeden, kırmadan bunları dağıtalım. Bayramı memleketlerinde, aileleriyle geçirsinler."

Ve ben o öğrencilere ulaşır, bilet paralarını, cep harçlıklarını dağıtırdım.

Böylece nice öğrencimiz bayramı köyünde,kasabasında geçirmiştir Türkan Hanım'ın yardımları sayesinde.

................................................

Bir gün beni odasına davet etmişti.

Baktım, masanın üzerinde, çizme resimli büyük bir kutu duruyor.

Türkan Hanım'ın bir yakını ayakkabı alımsatımı yapıyormuş, önceki yılın modasına göre olan kadın çizmeleri elinde kalmış. Öğrencilere dağıtsın diye Türkan ablasına göndermiş .

Kutuyu alıp, bir hizmetlinin yardımıyla odama getirdim. Pabucu yamrı yumru kız öğrencilerimiz vardı. Ayakkabılarını göstermek istemezler; bakınca mahcup olurlar, sıranın altına çekerlerdi. Ben tanıyordum onları; çizmelerin kime dağıtılacağını da biliyordum. Kimbilir kaç öğrencimiz, Diyarbakır'ın o ünlü soğuklarında (-25 Santigrad dereceye dek düşebilir) o çizmeleri giyip, sayrı olmadan, ayakları üşümeden okula gelip gitmişlerdir. Ve asla bilememişlerdir o çizmelerin Türkan Hanım'ın armağanı olduğunu.

.................

Bazen odama gelirdi Türkan Hanım, . Elindeki kağıtta 6 öğrencinin adı yazılı.

İkram ettiğim çayı içerken konuşurdu:

" Emrullah hocam, bu çocuklar bütünlemeye kalmışlar. Taa, Adana'dan, Feke'den, Kayseri'den Tunceli'nden, Malatya'dan sınavlara nasıl gelip gidecekler, ne yiyip içecekler, ne kadar masraf edecekler?"

Gereği yapılır elbette. Türkan Hanım kırılır mı, üzülmesine izin verir miyiz?

......................

 

Türkan Tanlı Hanım'ı düşününce gözlerim yaşarıyor...

Sağlığı pek de yerinde olmayan küçük kız kardeşi ile ilgilenme uğruna evlenip yuva kuramayan, fakat tüm öğrencileri öz çocuğu bilen, anacıl , sevecen, insancıl Türkan Hanlı Öğretmenimizi saygıyla, minnetle anıyoruz.

 

O bir iyiniyet elçisi, bir yardım meleği idi.

O bir eğitmen, bir abla, bir ana, bir öğretmen, bir insan idi...

 


Yorumlar - Yorum Yaz