• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/uchisarlilardernegi
MUSTAFA AĞABEY

           Kasabadan gelmiyordu tanışıklığımız. Gençliğimin ağabeyi değildi. Küçük yaşta ayrılmıştı doğduğu yerden. Anlatırdı hep amcasının yanında geçirdiği günleri. Nakliyecilikle geçen  zamanı, şehirler arası otobüs işletmeciliği, sonra da oto alım satımla devam eden Ankara’daki yaşantısını. Tanıdığımda son işiyle meşguldü. İlk kez Cebeci’deki galeride gördüm onu. Yaşamı  fazla ciddiye almayan, şakacı yönü hemen dikkatimi çekmişti. İş Arkadaşları ona, Ulu Önder’in adını takmışlardı.

         Sonra 2005 yılında derneği devraldığımda yönetim kurulunda birlikte çalışmaya başlamıştık. Son nefesine kadar da on yıl süre ile sadece onunla kesintisiz olarak dernek işlerine devam ettim. Derneğin yardım gerektiren her işinde yanımda oldu. Ziyaretlerimizde arabası ile taşırdı ilgilileri. 2011 Yılına kadar, piyasa araştırması ile alım yaptığımız gıda maddelerini beyaz minibüsüne yükleyerek kasabamızda kapı kapı onunla birlikte teslim ettik. Kırşehir yakınlarında hız sınırını 3km aştığımızdan, polise ceza yazmaması için birlikte itiraz ettik. Mevsim sonbahardı, 2008 yılı olsa gerek. Beyaz minibüste aynı amaçla yine beraber yol alıyorduk. Gıda paketlerini dağıttıktan sonra köyün yakınında (Harımda) bulunan bağlarında kalan üzümleri kesmek için anlaştık. Yardım edecektim kendisine. Günlerden Çarşamba. Hacıbektaş’tan geçerken baktık ki, ilçenin pazarı. Rahmetli Pazar işlerini, alış verişi çok severdi. Güz mevsiminde yöre pazarları çok renkli olur. Çevrede üretilen ürünlerin tamamını bulabilirsiniz. Bir kilo iğde aldığımı hala unutmadım. Baktım ki, o da bir şeyler alıyor. İbik gibi kızarmış parmak üzümlerini poşete doldurmakla meşgul. “Ağabey ne yapıyorsun? Diye sorduğumda, “yav harika bir üzüm, dayanamadım” yanıtını aldım. Oysa ki, kendi bağından üzüm kesmek için aynı gün anlaşmıştık.

         Her yıl tekrarladığımız benzer gidiş gelişlerde bir an bile suskunluğu yaşamaz, hep konuşur, dertleşirdik. “,insanlar konuşa konuşa anlaşırlarmış”. Ben de sevgili ağabeyimi bu sayede daha çok tanıdım ve sevdim. Kasabada bu şekilde birlikte çalıştığımız günler, oruç günleri. Sağ olsunlar, eş dost peşimizi bırakmaz, konuk etmek isterler. Bu konuları önceden konuşarak kararımızı verdiğimizden her teklif edene, teşekkürlerimizle beraber bir başkasına söz verdiğimizi söylerdik. “Mübarek günü iftar, sahur derken misafir ağırlamak kolay mı?” Derdi. Bir keresinde kayınvalidenin Avanos’ta bulunan evinin anahtarını yanıma aldım, bir günde işimizi bitiremediğimizden geceyi orada geçireceğiz. Uçhisar’da akşam oldu, doğru Avanos’a yönlendik. Ertesi günü gelip kalan paketleri dağıtacağız. Akşam yemeğini bir lokantada yedik ve eve çıktık. Sabahleyin kalktığımda baktım ağabey yok. Seslendim yok. Dışarı çıktım, komşulara soruyorum, görmedik diyorlar. Neyse biraz sonra çarşı tarafından çıkıp geldi. “Ağabey ne yaptın, nerelere gittin?” diye sorduğumda, Avanos’un mimari yapısını incelediğini anladım. “Uçhisar ile Avanos birbirine çok yakın sayılacak iki yerleşim merkezi ancak yapılaşma farklı, buralarda farklı medeniyetler yaşamış” demesi dikkatimi çekmişti. Gerçekten de onun tespitine göre Uçhisar’da konak tipi yapılar parmakla gösterilecek şekilde az iken, Avanos’ta adım başı yer alıyordu.

        Telefonla en çok aradığım kişiler arasında yer alıyordu. Her açışımda, gür ve canlı sesiyle “alo” deyişi kulaklarımı çınlatıyor. Diyalog ne kadar devam ederse etsin laf arasında mutlaka bir espri yapar, güldürürdü beni. 

         Dernek çalışmalarımda ilk olarak yardımına ihtiyaç duyduğum, sert görünüşünün altında melek gibi bir yüreğe sahip, insan sever bir ağabeyimi kaybettim. Ölümler önceden bilinse de keşkeler hiç yaşanmasa diyorum.

        Telefonumda kayıtlı 554… ile başlayan numarasını hiç silmeyeceğim. Arama tuşuna basarsam “alo” diyen o ses ile yine karşılaşacağım gibi geliyor. O ses gibi tüm anılarınla hep yanımızda olacaksın sevgili ağabeyciğim. Sana olan sevgilerimi alıp götürme, benimle kalsınlar. Işıklar içerisinde yatman için dualar ediyorum. HOŞÇA KAL.

                                                                                         

                                                                                    MEHMET ATILGAN

                                                                                         05-O2-2015 

  
1960 kez okundu

Yorumlar

yemek     05/04/2015 08:49

Yorum yapıyorum, mehmet atılgan olarak. Yorumcu misafir oluyor. Kim bu misafir?
Misafir -

     05/04/2015 08:49

Ağabeyciğim, ilk kez dernek üyeleri sen olmadan bir araya geldi. Yoktun işte. seni unutmadık. Rahat ol!.
Misafir -

     06/02/2015 16:26

Uçhisarlıların Ankara'daki çimentosuydu. Ruhu Şad, Mekanı cennet olsun inşallah...
Misafir -

     05/02/2015 17:19

Mustafa Abi ruhun şad olsun, seni hep o tatlı gülüşün ile anacağız.
Misafir -